Ne ararsın tanrı ile aramda?
Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda,
Başı açığa neden türban sorarsın?
Rakı, şarap içiyorsam sana ne?
Yoksa sana bir zararı içerim.
İkimizde gelsek kıldan köprüye.
Ben dürüstsem sarhoşkende geçerim!
Esir iken mümkün müdür ibadet?
Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et.
Senin gibi dürzülerin yüzünden,
Dininden de soğuyacak bu millet.
İşgaldeki hali sakın unutma!
Atatürk’e dil uzatma sebepsiz.
Sen anandan yine çıkardın ama,
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz!
Neyzen Tevfik
3 Nisan 2013 Çarşamba
Neyzen Tevfik - Be Hey Dürzü
Yasin Gümbür - Seviyor Olmak ( yazı )
Sevmek denen bir şey var.
Sanırım o bir şey bana iyiden iyiye bulaştı. Öyle boş değil gerçekten de
seviyorum. Bunu artık kabullendim. Ama vuslat için sevmenin pek fazla anlam
ifade etmediğini anladım. İnsan seviyor hiç kimseye sormadan gizli gizli ve o insan
sevdiği için, büyük sevgiler yaratıyor kendince eşsiz benzersiz. Ben de
seviyorum işte karşılığı daha da muamma. Ve ben sevdiğim kişi için belki de hiç
kimseye beslemediğim sevgileri ona besledim. Yüreğimde ona olan sevgiler dolup
taştı. Bu taşkını durdurmak için yüreğimdeki sevgileri artık onunla paylaşmam
gerektiğini düşündüm. Ve söyledim sevdiğimi. Sadece sevdiğimi söyledim nasıl
bir şekilde sevdiğimi söylemedim, söyleyemedim. Ve o sevildiğini biliyor ama
nasıl bir şekilde sevildiğini bilmiyor.
Yasin Gümbür
Mehmet Akif Ersoy - İstiklal Marşı
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al
sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Mehmet Akif Ersoy
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Mehmet Akif Ersoy
2 Nisan 2013 Salı
Yasin Gümbür - Gençlik ve Gelecek ( yazı )
Gençlik, bir
ülke için geleceğin ışıltılarıdır. Bu ışıltıları her zaman mücellâ tutmak
gerekir. Bu ışıltılar var oldukça en karanlık yerler bile bir gün
aydınlanabilir. Şayet bu ışıltılar sönmeye meyilli olursa beklenen aydınlık
yerini karanlığa bırakabilir.
Türkiye, genç nüfusa sahip bir
ülke durumundadır. Türk gençliği körpecik, dumanı üstünde bir gençliktir. Her
ülkenin sahip olamadığı bu gençlik; vatanımıza layık, çalışkan ve azimli bir
gençlik olursa Türkiye’nin geleceği çok parıltılı olur. Türkiye sahip olduğu bu
gençlikten en iyi bir şekilde yararlanabilirse fevkalâde yarınlar millet olarak
bizimdir. Düşlenen yarınlar için, gençliğimiz üzerine düşen sorumluluğu
bilmeli, milletine güven vermeli, Atatürk’ü örnek almalı ve Atatürk’ün
göstermiş olduğu ilkeler yolundan ayrılmamalıdır.
Atatürk gençliğe büyük önem
veriyordu. Türkiye’nin büyük bir uygarlık olması yolunda Türk gençliğine birçok
nasihat vermiştir. Bizlere bırakmış olduğu bu yurdu, temelli kılmada en çok
gençliğe güvenmiştir. Gençlerin iyi bir şekilde bilinçlendirilmesini arzu
etmiştir. Atatürk: ‘’ Ey yükselen nesil, gelecek sizindir. ‘’ sözüyle gençliğin
yarınlar için büyük bir değer olduğunun önemini vurgulamıştır. Atatürk Türk
gençliğinden, Türkiye’yi hak etmiş olduğu medeni toplumlar basamağına
çıkarmasını istemiştir.
Atatürk gençliğimizin bozguncu
düzenbazlıklara karşı kanmayacağına inanmıştır. Atatürk’ün gençliğe olan bu inancını,
biz Türk gençleri olarak batıl inanç gibi bir duruma düşürmemeliyiz. Aklı başında,
vatansever bir gençlik düzenimiz olursa milletimizi parçalamaya çalışan
güçlerin emellerini heba edebiliriz. Üzerimize kötümser iftira atanlara,
tarihimizi dünya kamuoyuna zalim bir şekilde göstermeye gayret eden birliklere,
bir gençlik olarak bize yakışan şekilde tepkimizi ortaya koymalıyız. Ülkemizde
kaos ortamı yaratmaya çalışanlara karşı alârma geçmiş olmalıyız. Yurdun
kapılarına davetsiz misafirler dayandığında, vatan için bir kale olup,
atalarımızın zamanında yaptığı gibi vatanın himayesini biz de yapmalıyız. Semada
şanlıca dalgalanan ay yıldızlı bayrağımızın özgürlüğüne el atanlara muhalefet
olmalıyız. Atatürk’ün kurmuş olduğu ve bizlere bırakmış olduğu cumhuriyeti
müebbet kılmalıyız. Türk gençliği olmaktan gurur duyarak Atatürk gibi
memleketine sadakatli, bayrağına saygılı, akılcı, deliduman bir yürek velhâsıl
tüm milli ve manevi değerlere içtenlikle bağlanmış gençlik olmalıyız. Yurt
sevgisine, maneviyatımıza gönülden bağlanamazsak millet adına zor günler
yoldadır.
İstikbalimizin gelecek nuranisi
olan gençliğimiz, başkalarınca karartılmak istenecektir. Körpecik kalpler, ulusallıktan
uzak art niyet duygularla doldurulmaya çalışılacaktır. Bu vatanın aleyhine
yapılan oyunlar içinde gençliğimiz mağlûp düşmemelidir. Bir milletin gençliği
karartılırsa o millet medeni toplumlar içinde ezilmeye mahkûmdur. Eğer biz
mahkûm olmak yerine dünya üzerinde egemen bir toplum olmak istiyorsak,
öncelikle Atatürk’ü, atalarımızı, şanlı tarihimizi tanımamız gerekir. Bununla
birlikte gençliğimiz ilim bütününden fazlasıyla payını almalıdır. Gençliğimiz
ufkunu genişlettikçe, Türkiye’nin uluslararası itibarı da genişleyecektir.
Geleceğin kurtarıcıları
gençliktir ve Türk genci de bunun farkında olmalıdır. Türk gençliği bir güneş gibi
parlak olmalı, her bakanın gözünü kamaştırmalıdır. Türk gençliği aydın oldukça
Türkiye’mizin geleceği de aydınlık olacaktır. Bunun için her bir Türk genci
milletine, bayrağına, geçmişine, geleceğine yakışır bir şekilde lâyık
olmalıdır. Gelecek nesilde çağdaş toplum olmak için Atatürk’ün göstermiş olduğu
bilge yolundan hiçbir zaman sapmamalıdır. Tarihimizde büyük bir toplum
yarattığımız gibi, bu günün gençliği ile de Türk’e yakışır çağdaş ulusal
yarınlar yaratabiliriz!
Yasin Gümbür - Gençlik ve Gelecek
Orhan Veli Kanık - Bedava
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.
Orhan Veli Kanık
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.
Orhan Veli Kanık
1 Nisan 2013 Pazartesi
Nagat El Saghira - Ana Baashag El Bahr
Ben denize aşığım,
Senin gibi sevgilim, sevgi dolu,
Ve bazen senin gibi, çılgınca.
Bir göçebe, bir seyyah.
Bazen, senin gibi meçhul,
Bazen, senin gibi üzülmüş.
Kimi zaman sessizliğe bürünmüş.
Ben denize aşığım,
Ben gökyüzüne aşığım.
Senin gibi, affetmeyi bilen,
Mutluluk ve yıldızlarla çevrili.
Dost olduğu kadar yabancı.
Çünkü senin gibi, çok uzak,
Ve senin gibi, çok yakın.
Kimi zaman şarkı dolu gözlerle,
Ben gökyüzüne aşığım.
Ben yola aşığım,
Çünkü yolda tanıştık.
Mutluluğumuz ve ızdırabımız,
Dostlarımız ve gençliğimiz.
Hani gözyaşlarımız gülerdi ya.
Hani mumlar bize ağlardı ya.
Dostlarımızı yolda kaybettik.
Ben yola aşığım.
Ben denize aşığım,
Gökyüzüne aşığım,
Ve yola aşığım.
Çünkü bunlar hayattır.
Ve sen ey sevgilim,
Sen hayattaki her şeysin.
Nagat El Saghira - Ana Baashag El Bahr
Senin gibi sevgilim, sevgi dolu,
Ve bazen senin gibi, çılgınca.
Bir göçebe, bir seyyah.
Bazen, senin gibi meçhul,
Bazen, senin gibi üzülmüş.
Kimi zaman sessizliğe bürünmüş.
Ben denize aşığım,
Ben gökyüzüne aşığım.
Senin gibi, affetmeyi bilen,
Mutluluk ve yıldızlarla çevrili.
Dost olduğu kadar yabancı.
Çünkü senin gibi, çok uzak,
Ve senin gibi, çok yakın.
Kimi zaman şarkı dolu gözlerle,
Ben gökyüzüne aşığım.
Ben yola aşığım,
Çünkü yolda tanıştık.
Mutluluğumuz ve ızdırabımız,
Dostlarımız ve gençliğimiz.
Hani gözyaşlarımız gülerdi ya.
Hani mumlar bize ağlardı ya.
Dostlarımızı yolda kaybettik.
Ben yola aşığım.
Ben denize aşığım,
Gökyüzüne aşığım,
Ve yola aşığım.
Çünkü bunlar hayattır.
Ve sen ey sevgilim,
Sen hayattaki her şeysin.
Etiketler:
Ana Baashag El Bahr,
Nagat El Saghira,
Şarkı Sözü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)